ev ayarlayamazsan, alternatifin olsun diye.

aotmluygulamaoteli.com

pek çok kurumun misafirhanesi var ankara' da, araştırın.

bu nickle zor başkan

başkent öğretmenevinde de kalabilirsiniz, o semtte yer alıyor. metroya falan da yakın.

www.deepshostelankara.com

Jim jones olayı vardi tarikat ama sapık değillerdi sanirim

en.wikipedia.org

www.cnnturk.com

Bu sayılır mı?

bir dönem japonya2da yaygınlaştı; hatta buna ithafen bir film yaptılar. japonca adını bilmiyorum ama ingilizce olarak "suicide clup" gibi bir isimle gösterime girmişti sanırım. eski bir film.

(bkz: heaven's gate tarikatının nike ayakkabılı intiharı)

Yer bilmiyorum. İğneli seç. Lazer biraz riskli; arttırdığını veya paralarının boşa gittiğini söyleyen çok.

yüzdeki kıllar vücudun diğer yerlerindeki kıllardan 60 kat daha geç biter.
kıllar bir erkeğinki gibi sert ve siyah değilse çok zor biter. ince ve kahverengiyse lazerle tedavi boyunca güçlenir, daha sonra azalmaya başlar.

iğneli epilasyon daha etkili ancak az daha acı vericidir.
favori ve çenede çabuk sonuç verir, ama bıyık çok can yakar.

4. levente yakınsan temiz ve iyi bir yer adı verebilirim.

Anadolu yakası kısmını şimdi farkettim pardon :)
ama ayda bir falan olacağı için karşıya geçmeye değer bence.
hatta 2 aya çıktığı da oluyor seans araları bazen.

bıyık için iğneliye gitmeden hemen önce dişçiye gidip anestezi uygulatabilirsiniz özellikle üst damağa vurursa hiç bir şey hissetmezsiniz...eliniz yatkınsa ve/veya epilasyoncunuz sağlamsa anestezi ile epilasyonu her durumda öneririm (ha önce anestezi alerji testi yaptırın tabi) ben tüm vücuda iğneli epilasyon yaptıran biriyim.

Ignelinin dayanilmayacak bir acısı yok heleki adet dönemine denk gelmiyorsa daha rahat atlatiyorsun. Umraniyede bildigim ve gittiğim bir yer var.fiyatida uygun. Dusunursen mesaj at detaylarini da yazarim

iğneli yaptır bence.

ben lazer yaptım ve normalde tüy çıkmayan yerlerde (çene altı ve favoriler) tüy çıkmaya başladı. şu anda ben de oralar için iğneli epilasyon yaptıracak yer arıyorum. internette araştırdım ve bunu yaşayan tek kişi ben değilim.

eksiduyu.ru

iğneliyle uğraşma bence çok daha uzun zaman alıyor ve zahmetli, kesinlikle lazere başla gerçekten kısa sürede çok etkili. insanların genellemelerine bakma önemli olan senin istemediğin tüylerinin kalınlığı, yoğunluğu, tipi vs. tamamen kişiden kişiye farklılık gösteriyor. söylenenlere de kulak asma dediğim sebeplerden dolayı. bütçe ayırmanda sıkıntı yoksa hastane tarzı büyük yerleri tercih et derim doktor sana belirtiyor zaten uygun olup olmadığını ona göre aksiyon alıyor yüz bölgesi için.

Ben yüzüm için iğneli, vücudumun diğer kısımları için lazeri tercih ettim.
ikisinde de kesin sonuç aldım.

fakat lazerin yüzdeki kılları önce sertleştirip sonra azalttığı gerçeğinin yanında bir de vücudun ışına maruz kalması sebebiyle ileride oluşabilecek bir kanser durumunda vücudun ışına reaksiyon veremeyeceği ve dolayısıyla tadavinin mümkün olamayacağı da söyleniyor.

en garantı ve temiz yöntem iğneli derim ben bu nedenle.

sondan baslamak gerekirse; eger bu soruyu 5-6 yil once sorsaydin muhtemelen cevabi ''farketmez ne getirsen olur'' olurdu...suanda cinden cok sfesifik urunler getiriliyor bildigim kadariyla...biz de mont ve jeans getirmistik hatta aksesuar filan ama cazipligi kalmamisti...

4-getirecegin urune yonelik kotalari takip etmelisin...mesala devlet tekstili guclu tutmak icin kotayi daraltiyordu...

3-nasil para kazanacagina inaniyorsan o en mantiklisidir..

1. şirket olarak karar alacaksınız ve notere gidip adınıza ticaret (sizin durumunuzda ithalat da eklenecek) ekleteceksiniz, bunu asıl isminizde kullanma zorunluluğunuz yok ama kaşede olması gerekiyor sanırım.

ısıya dayanıklı eldiven
bizde iş güvenliği malzemesi olarak çıkıyor ama aynı işlev.

2006'da kinetix almıştım çok kahrımı çekti hor kullandım halen taş gibidir. türk markası diye almıştım.

esemdir gurban.

Onitsuka Tiger. Mexico 66.

Reebok, nike air max.

nike flyknit ve superga en cok giydiklerim.

adidas
rakiplerine göre pahalı olsa da çok daha fazla giyiliyor.

dont feed the troll.

kilo alamıyorum o yüzden soruyorum.

3 poğaçadan sonrasını okumadım.

amına bile koyuyorsun kardeşim

kilo almakla yağ bağlamayı aynı şey sanıyorsunuz ya ne diyeyim. uğraş sen uğraş, 1 sene sonra nasıl istediğimi yiyerek kilo veririm diye gezceksin.

kilo alma derdi nedir la 50 kilo falan değilsen ne kasıyon

Yeterli aliyorsun ama metabolizman nasil bilemeyiz ki.

3 pogaca herkes icin o kadar korkulacak bir sey degil. Ister inan ister inanma ama hersaba ortalama bir kahvalti, ustune 6 pogaca goturuyordum bundan 5-6 sene once ve 1,73 boy, 64kg vucudumda bir degisiklik olmadi. Evet yanlis okumadin, normal kahvalti + 6 pogaca. Ogle ve aksam yemekleri de seninki gibi, + aksam saat 9-10 gibi bir ogun daha.

Hala da o civarlardayim, istedigimi yiyorum:)

kurt varsa ve düşürürsen yemeğini düşürdüğün gün kısmanı tavsiye ederim.

petibörleri sütle yumuşatabilirsin o zaman olur diye düşünüyorum

Sutle yumusatabilirsin +1

Zaten biskuvuler emer pudingi bi sure sonra bekleyince falan.

(bkz: magnolia puding)

340 lira. yiyorsa korumasın

ilki korurda ikincisi korumaz. 250 liradan asagi kiliflar dandik oluyor.

korur, iç kısmında bir zımbırtı var çünkü sadece dış materyalden ibaret değil o tarz kılıflar. bu arada ilk linkteki kılıf şıkmış.

oxxo'da var. ben memnunum oldukça.

Zara basic

Gap

tişört değilde truvakar kol mu deniliyo bilmiyorum bugün adil ışıktan aldım 14 liraya :)

Levis'in bedenine göre olanının slim fitleri isteğini karşılar gibi bence.

aradigin sey tam olarak mavi'de var.

adidas.

patibutik'in sahibi de arıyordu adama sponsor olmak için, ona sorabilirsin bir sonuç elde edebilmiş mi diye.

ya da radikal'in ilgili bölümünü ararsan yardımcı olurlar.

Bilmiyorum, ama bulursanız diye buraya yazıyorum ki elimizden geldiğince yardım edelim. Mama, ilaç artık ne olursa. Sözlükte ufak çaplı bir organizasyonla yardım edilebilir.

Merhaba,
evet ben de mama için para toplayıp gitmek istiyorum bu adama. Hatta keşke gönüllü veterinerler bulunabilse bu hayvanların hastalıklarının tedavisi için. Radikal yolladığım hiçbir e-postayı sallamıyor. Tarlabaşı'na gidip kazan kepçe de adamı arayamıyorum. Bulan biri olursa haber verirse harika olur, teşekkür ederim.

foursquare yorumları yardımcı olabilir.

nr. 39 diyecektim ama satışa ara vermişler.
melissa'nın ayakkabıları rahat ama onlar da gelinlikle nasıl durur bilemedim. bir de gelinlik kısaysa ayakkabının şıklığı önem arz ediyor. bence kendiniz özel yaptırın, alçak topuklu güzel ve beyaz ayakkabı bulmak çok zor.

özel yaptırmak için bildiğiniz bir yer var mı? pahalı mıdır? @kayranın kedisi

gelinliğe yakın bir elbisenin fotoğrafını alsak fena olmaz. ona göre daha güzel öneride bulunuruz.

bir tane fotoğraf ekledim. önü daha kısa olacak sanırım

Nerden nasi alcagini bilmem ama platform alacaksn buyuk ihtimal. Almicaksan bile al yani direkt olarak platform al. Ama icine dikkat et ymusak hafif havalo ped leri oluyo orjinal ve saglam markalarda. O pedler olsn. Ha extra istersen ayrica pedler satiliyo. Yapistiriosn felan. Her yerden platform alinmaz.
Nine west kemal tanca divarese nin urunleri iyi.cok iyi hatta.

Ha bi de zizigodan almistm jessica simpson imzali platform bak o da felaket rahatti.

Nine West'in topuklulari çok rahat ben pek yuruyemem topukluyla ama bana bile rahat geliyo

peki sizce beyaz renk mi alayım gümüş rengi mi?

(gümüşü şu yüzden düşünüyorum, gelinlikten sonra da giyerim özel günlerde diye ama yaışır mi? abes görünecekse bulaşmıyım hiç

Bence beyaz değil de, neredeyse beyaz olan en uçuk pembe (renk "blush pink" diye geçiyor) renkte alın.
www.google.com.tr

dalga mı geçiyorsun sen ya.50 günde derece yapacakmış

olaya önce sınavların isimlerini öğrenmekle başla. güncellen.

kalifiye biriyim diyorsun. 50 gun gunde 3 saat saati 10 liradan calissan zaten 6 aylik oda parani cikartiyorsun.

Uğraşma bence

özel üniversitelerin yüksek lisans programlarına başvur, 1000 küsür lira burs ve yurt veriyor çoğu. tekrar üniv. sınavına çalışmaktan daha mantıklı. bu arada ales'ten çalışmadan 90 almak bir şey ifade etmiyor çünkü zaten basit bir sınav. ales'ten 90 almak öss (ya da adı artık her neyse) derecesini garantilemiyor.

ales öyle ahım şahım bir sınav değil zaten. biraz dikkat ve lanet olası pis mantık soruları için çizilecek şekillerle halloluyor. arkadaşın dediği gibi sınav isimlerini öğren. hatta bana da söyle. :)sonra birkaç deneme çöz kendini bir gör. össyi yine halledersin de yds için biraz kan alırlar. çok iyi değilim diyorsun bir de. onların sınav sistemini kapana kadar 60 gün geçer gider.

Ygs lys adi da, basvuru filan yaptiniz mi bari? Basvuru tarihleri gecti cunku.

yaptım başvuruyu tam 40 lira bayıldım :)

Herkes gibi. Yaptiginiz ne kadar mantikli bilmiyorum, onu goz ardi edersek her gun duzenli deneme cozseniz yapabilirsiniz bence. Sonucta bilgilerim iyi diyosunuz.

Edit:derece kismini gormemisim, onu yapamayabilirsiniz, bilemedim.

hevesini kirmak istemem ama derece zor is.
f_d +1 diyorum ben.

kac sene hazirlanip da derece kasan ogrenciler bosuna heba etmisler kendilerini. :)

Keske 60 gunde öss'de türkiye derecesi (garantili) kazandirilir diye kurs verseydin, yurt paran cikardi. Neyse gece gece iğrenc bi sekilde laf yetistirmeyi bi kenara birakirsak, derece yapma işi çok zor.

öss kalmadı öncelikle.

bir de derece yapmak öyle kolay bir şey değil. yılların birikimi var bu işte. ha bak şimdi başlasan 40k olabilir. o da senin çok üstün bir çalışma göstermene bağlı.

efenim okul puanı denen bir şey çıkarmışlar size nasıl etki eder bilemiyorum fakat insanları geri geri atıverebiliyormuş bu, yani full bile yapsanız 3000. başlayabilirsiniz sınava onu bir araştırmanız lazım.
çıkmış sınav kitapları olsa gerek onlardan alıp çözebilirsiniz.
he derece yapamayıp yine de iyi bir sonuç yaparsanız ders saydırabileceğiniz bir bölüm seçip dondurun derim kafanıza eser 1 2 yılda 1 diploma daha alırsınız belki.tabi bunu da yapabilmek için mezun olmanız gerekiyor bu sene.

adele - rolling in the deep. Bu banko gibi geliyor. Gönlüm Lana Del Rey'in de bulunmasını isterdi ancak hak etmediğini düşünüyorum(sesi için teknoloji kullanılıyor). Elbette bu ikiliyi yazarken sadece popülerliği baz aldım. Eğer popülerliği es geçeceksek moddi - smoke

lorde royals,imagine dragons radioactive, daft punk within. şaka şaka daft punk - get lucky.

birkaç bruno mars şarkısı diyebilirim. grenade, the lazy song banko gibi. plaseleri bilemiyciim.

daft punk - get lucky, miami horror - holidays ve empire of the sun - alive

korhan futacı - geleneksel mahşer günü

amy winehouse-back to black

@protector, moddi-smoke gece gece yazlıktayken dolapta bulunmuş yarım şişe içki gibi geldi, çok güzelmiş.

(bkz: arcade fire)-(bkz: wake up)
kendi türü içinde kesinlikle kült olacaktır.

milky change - stolen dance
indila - dernière danse

Aynı senin gibiydim, on parmak klavye öğrendim. Geçti. Parmak hızın düşünce hızına yetişemediğinden oluyor.

Bilgisayarda yazarken degil elde yazarken..

bana da oluyor arada. elimin beynimin hizina yetisemedigini dusunuyorum hatta.

disleksi?

bilgisayar alışkanlığından, hatta artık her yerimizin bilgisayar, cep telefonu olmasından kaynaklanıyor diyorum ben. ben de son zamanlarda birkaç kez yaptım aynı hatayı ki daha önce hiç yapmazdım. "nasıl olsa anlar karşı taraf aslında hangi kelimeyi yazdığımı"; bu düşünce beynimize yerleşince çıkmıyor. kalem kağıt kullanırken de aklımızda olan bu oluyor fark etmesek de. bilinçaltına yer etmiş alışkanlıklar işte.

freud buna lapsus calami diyor, kalem sürçmesi. bir tür parapraksi. aynı dil sürçmesine benzer sebepleri olduğunu iddia ediyor, yani o an bekli farkında olmadan düşündüğün başka bir şey yüzünden yanlış yazdın, aklından ışık hızından çok daha hızlıca geçen başka bi kelimeyle karıştırarak yazdın gibi gibi sebepleri var. detaylı bilgi için günlük yaşamın psikopatolojisi

Ortalama, ales, dil kosullarinizi sagladiginizda butunlestirilmis doktoraya kabul alip, normal doktora derslerinden birazcik daha fazla ders alarak tez asamasina geciyorsunuz. Bence buyuk avantaj, masterin tez yazmayi ogrenme disinda pek bir faydasi olduguna inanmiyorum. Hatta doktora teziniz yerine belli sayida makalede adiniz olmasi da yetiyor, baktiniz tez kasacak sizi, ona harcayacaginiz eforu daha daha avantajli bir duruma cevirebilirsiniz. Kaldi ki tez yazsaniz dahi yine sure avantajiniz olacagindan, onu da bir sekilde kivirirsiniz. Bu dedigim sekilde 27 yasinda dr. Unvanini alan yakin arkadaslarim var. Avantaji bol, tecrubesizlik vs. gibi dezavantajlari da muhim degil halledilir muhakkak zaten. Kisacasi yapabiliyorsaniz durmayin.

(bkz: bütünleşik doktora)

dogrudan 4-5 yillik bi ise girismeden once ufaktan baslayip, once yuksek lisansla isinma turu yapmak bence daha mantikli. birden bire dersler, sinavlar, her derste yuzlerce sayfalik okuma, paper yazma, ustune bi de tez derken kafayi usutebilirsiniz.

Nerede yapacağınıza bağlı olarak değişir. Bazı üniversitelerde elmali kurabiye +1'in dediğine tam uyar (bunlar genellikle yurtdışındaki üniversitelerdir), bazı üniversitelerde ise hiç ısınma hareketi yapmadan ağır spor yapmaya benzer. Çünkü bildiğim birkaç üniversitede tez yerine makale kabul edilmiyor (bildiğim çoğu Türk üniversitesinde edilmiyor). Üstelik mezun olabilmeniz için tez+ belirli bir sayıda makale şartı aranıyor. Yüksek lisans araştırma ve hazırlanma için yeterli zamanı verir, doktoraya başladığınızda fazladan 1-2 makaleniz daha olur. Böylece mezun olurken belirli sayıda makaleye ulaşamadığınız için elinizdeki bitmiş tezi, makaleleriniz basılana kadar bekletmemiş olursunuz.

Hatta bunlar enstitüden enstitüye bile değişebiliyor. Bazı enstitüler "Basılan makaleler tez konusundan olmalı" der, bazı enstitüler "Basılan makaleler her konudan olabilir" der, bazıları "Tezini ver, makale bastırma ama Türkçe bir yayın yap" der, bazıları da "Makale ve yayına gerek yok, tezi ver yeter" der. Bazısı "Bir makale yeter" der, bazısı "İKi tane gerek" der, bazısı "Makalelerden en az şu kadar Tübitak puanlı" der, bazısı da "gerek yok" der.

Bence en zorlu kısım yeterlilikte olur. Bulunduğum bölümde yeterliliğin yazılı sınavlarının ilki sadece lisans derslerinden ikincisi ise tüm yüksek lisans+doktora derslerinden oluyor. Bütünleşmiş doktoradakilerin en çok zorlandığı kısım burada oluyor. Fazladan dersleri almış olsalar bile tüm dersleri alamadıklarından yeterlilikte kalanlar daha sık oluyor.

Ama diyorsanız ki yurtdışy, yeterlilik/qualification/qualifier, vb yok ve üstüne de okul master koşulu aramıyor. O zaman ne güzeldir bu doktora.

@madafaka; test sürüşünde arabayı kaldıramazsam ya da kaza yaparsam hoş olmaz diye düşünüyorum.

Babam ehliyetini aldığından beri düz vites kullanmış. 2007'den beri otomatik kullanıyor. Şimdi düz vitese alışamıyor. Mecbur kalınca kullanıyor ama işkence gibi geliyormuş.

Düz vitesi araba alıp kaza yaparsan daha pahalıya gelir. Otomatik kullanıyorum, pahalıya aldım çok yakıyor, ama hiç kaza yapmadım. Düz vites olsaydı belki şimdiye kadar ölmüştüm, kaza ceza falan... Anladınız..

yılda ortalama 60 bin km yol yapiyorum. otomatik manuel karisik kullaniyorum. surekli otomatik kullanan birinin manuele donmesini tavsiye etmem. o aradaki fiyat farkini debriyaja her bastiginizda hatirlarsiniz. :)

Otomatikten düze geçip yeni aldığı arabayı otoparkta kaldıramayıp tekrar aynı yerde satan bir çift tanıyorum. Onların salaklığı da olabilir de denemeden almayın yine de.

debriyaj, vites acemiliği o kadar çok sürmez. TEhlikeli de değildir. Erken alışırsınız. Bu kadar büyük bir problem değil bence.

kırmızı kalpli yüzük off bilemiyorum. sevgilinin zevkini sen bilirsin tabii ama bence kötü.

not: 14 şubat ta sevgililerin birbirine hediye alması başlı başına saçma.

daha kibar bir şey bulabilirsin sanki, 23 yaş için ağır geldi bana. parmakta duran fotosu olsaydı iyiydi. bilemedim. abartı da seviyor diyorsun çünkü.

kalpsiz bir şeyler baksan?

epey kötü.
lisede falan olsa belki olabilir de 23 yaşında kimse takmaz bence bunu.

çok kaba ve arabesk bence.

bence cok kotu de.. takar mi takmaz mi sever mi sevmez mi sevgilinin karakterine bagli bence. cocuk ruhluysa bayiladabilir. bu ne lan deyip ayriladabilir :) gerek yok yani riske girmeye :)

1 dersi saydırsan bile başarı çünkü tek ders kalması durumunda %50 az ödersin.

(bkz: hillside beach club)

tanıdık doktor.
kolay kolay rapor vermiyolar yoksa.

Kişiden kişiye değişiyor aslında bu, bizim aile hekimi veriyordu daha sonra atanınca yerine gıcık bir kadın geldi vermemeye başladı. Bende ihtiyacım olan zamanlar özel poliklinikten gün başı 30-40 tlye almak zorunda kalıyorum.

Heyet Raporu falan yazdırmak istersen 300-500 tl arası değişiyor.

doktor komşun varsa aile hekimi olarak onu seçiyorsun, sonra gelsin raporlar.

dün de ilaç yazdırmaya gittim, yıllardır her ay vurulduğum penadur'u yazmak istemedi. "doğru bi tedavi almıyorsun, Florence Nightingale'e gitmen lazım, sistemde muayenen raporların da görünmüyo ama hadi bu seferlik yazıyorum" falan diye.

halbuki daha bu yaz muayene oldum Baltalimanı hastanesinde. E sisteme girmemişlerse o da benim sorunum mu? ona da şöyle diyor: "orda kardiyolog var mı ki? orası kalp hastanesi değil, güvenme. orda kim bilir nası eko çektiler sana. Florence Nightingale'e git." iyi amk, diğer bütün kardiyologlar boşuna çalışıyo o zaman.

ben değiştireyim dimi aile hekimimi, çok uyuz oldum kadına.

hastayım rapor verirmisin diyorum veriyor kadın

doktor olsam ben de regl sancısına rapor vermezdim..

tamam mutlaka zordur ağrısı da regl sancısı için rapor nedir artık lütfen ya...

bazısı hemen veriyor, bazısı çok zor. doktor olsam gerçekten hastaysa veririm. öbür türlü ben mesleğime saygı duymuyorum demektir.

bakın ama benim asıl sorunumu anlamadınız sanırım. herkes çatır çatır hiçbir hastalığı yokken rapor alıyor. ben gerçekten gidemeyecek durumdayken doktor bana "ağrılı regl dönemi hastalık belirtisi olabilir, bunun tedavisi var, git tedavini ol" diyor. e tamam kadın hastalıkları uzmanına gideyim de bugün şuan işe gidemeyecek durumdaydım, yine de rapor verebilirsin bu duruma. yani regl sancısı da gayet çalışmama engel olabiliyor, illa yalan söylüyor olmak zorunda değilim. kadın ama bana bilmişlik yapıyor "regl her kadının yaşadığı bir süreç..." filan diye.

Belim ağrıyor diyorum her seferinde veriyor :)

aile hekiminle iyi muhabbet kurarsan rica edersin yapar ama seni ilk defa görüyorsa bi de regl sancısı için işten kaytarmak istersen bunu kabul etmeyebilir ki gayet normal. ağrı kesici al git işine der. dediğim gibi samimiyet kurman lazım.

yukarıdaki yorumunun üzerine anladım ki aile hekimin puştluk yapıyor. sen onu değiştir.

regl sancısına rapor alınır mı diyenler regl sancısından bayılan kadın görmemişler muhtemelen. regl sancısı diye küçümsediğiniz şey bazen çok ağır olabiliyor.

aile hekimini değiştir bence. rapor vermediği için değil ama özel hastaneye git diyip durması yüzünden.

ben raporun r'sini söylemeden benimki raporu veriyor. odaya girerken "merhaba" diyorum cevap vermiyor, masaya kafasını dayayıp uyuyor filan. raporu aldıktan sonra teşekkür edip odadan çıkıyorum yine ses etmiyor. hiç yalan söylememe gerek kalmıyor o yüzden. ama ben de bu adamı sevmiyorum işte, tamam rapor veriyor da insan bir selam alır ne bileyim geleni insan yerine bile koymuyor adam.

regl sancısı gerçekten işe gitmeni engelliyorsa bir jinekoloğa git bence. altında yatan başka bir sebep olması ihtimalini düşündün mü?

ishal oldum dersen oluyor. beni hiç sektirmemişti doktorlar öğrenciyken.

şimdi kötü söz kullanmak da istemiyorum. tutayım kendimi.

rapor vermeyen doktor = çok bilmiş?

nasıl bir bağlantı?

bir de herkese veriyormuş da bilmem ne. 50 yaşında okuma yazma bilmeyen teyzeler de geliyor "dohtor beeey, ama kaynımın gızına verdiydiniz :((" diye, onların cehaletine veriyorum ama sizin neyinize vereyim bilemedim.

ağrı kesici iğne yaptırmak gibi bir ilk yaklaşım varken niye rapor yazsın? beğenmiyorsanız değiştirin aile hekiminizi. hiç kimse keyfi için usulsüzlük yapma hakkına sahip değil. önce rapor verip kadın doğuma görünün dese hastaların %1'i bile gitmez jinekoloğa. iyi yapmış.

ben geçenlerde ilk defa rapor aldım üniversitede. çok yoğunlardı, malum salgın vs, tek doktor vardı. 2-3 saat bekledim içeri girebilmek için, girdim ama o kadar hasta insanı görünce de vicdanım sızladı vs. neyse.

girdim, merhaba, çok yoğunsunuz ben de meşgul ediyorum ama... dedim. buyrun ne vardı dedi doktor, 1 saat sonra sınavım var dedim. rapor verdi

doktor her isteyene rapor veriyor - normal kabul edilmiş, sorgulanmamış başlangıç noktası
bu mantıkla sen isteyince de rapor vermeli çünkü hiçbir arızan olmasa da alabilmelisin
ama sana rapor vermedi hem de arızan var.
bu durumda doktor hatalı, yanlış

son iki kısımda derdini paylaşan bir insan var da temelde sorun olduğu için ne desem bilemedim herkesin çatır çatır rapor alması argümanı sana niye yarasın? sen de derdim yok bana da rapor verin diyebilirsin. belki alırsın hem.

kafa çok güzelmiş

bu kadar azarlanacak bir şey söylediğimi düşünmüyorum. bilmişlik derken doktorun tavrından bahsettim, ve doktorun tavrında ve davranışında bir sıkıntı olduğu bence açık. diğer açıklamalarımda da bahsettiğim gibi bir çok konuda fazlaca seçici davranıyor ve benim mağdur olmama neden oluyor.

tabii ki beni yargılayıp "herkese veriyor bana da versin" diyormuşum gibi benimle dalga da geçebilirsiniz ama bu ülkedeki düzensizliklerden menfaat sağlayan bir tek ben değilim. ben de kendi işimi görmeye çalışıyorum yalnızca. ki kimseye zararı olan bir davranış da sergilediğim yok.

renault clio symbol 1.5dci authentique

istediğin özelliklere clio'lar net uyuyor o fiyata sağlam bir tane bulursun, dikkat et taksicilerin bir çoğu clio kullanır çünkü yakıt açısından çok tasarrufludur. konfor açısından tavsiye etmem. çok hafif arabadır.

temiz jazz bulabilirsin. ben otomatiğini arıyıp duruyorum(temiz,sorunsuz) ve hala bulamadım .Manuel bulabilirsin.

corolla hb 2005-2007 filan düşebilir. ama 25000'i biraz geçmen gerekebilir.yakıt olarak pek bilgim yok lpg'li binersen ekonomik olur .

nissan almera hb, temizini alırsın bu paraya.

clio alma.
nereden tutsan elinde kalan bir araba.

eski kasa fiesta olabilir temiz bulabilirsen.

Punto 1.3 multijet diyorum.

En klası Toyota Corolla HB SOL modeli. Dop dolu, taş gibi araba.

peugeot 207 hdi

Annem sizlere ömür ama ince ve uzunmuş.

Su an 80 kilo boyu ise 160 kendisi bilgisayar basinda oturan biri degil hatta markete pazara yuruyerek kendi gidip geliyor. Su ara pilatese basladi mesela ama etkinlik olsun diye. Yani o kadar spor yaptim biraz dikkat edeyim dusuncesi yok. Ayni zamanda hipertansiyon tiroid ve guatr hastasi. Kendisi de kilo vernek istedigini soyluyor ama bunun icin ozel bir caba gostermiyor. Ornegin ben kendi kendime hirs yaptim 25 kilo verdim o da bana eslik edip 25 olmasa da en azindan bir 6-7 kilo verebilirdi diye dusunuyorum.
Dipnot: annem antepli yemeye ve yedirmeye baya duskun. En onemli birinci etkenin bu oldugunu dusunuyorum ikincisi de gece kalkip biskuvi cikolata yemeyi baya seviyor.

gençliğinde çok zayıfmış, 2 çcocuk doğurduktan sonra onları büyütecem diye iyice zayıflamış, küçüklük resimlerimde annem gagamit gibi, sıskalıktan kırılacak gibi. sonrasında toparlanmış şu an 62 kilo. bir ara eşitlenmiştik, sonra ben kilo verdim o zamanki kıyafetlerimi de anneme verdim, pantalonları falan hala giyiyor. hoş ben tiroidden olabilir diyorum, çok az uyuyan aşırı aktif ve sinirli bir tip, ama annem kabul etmiyor.
bilg. başında oturuyor, spor yapmıyor ama sabahları kedilere mama dağıtmaya çıkıyor. bütün gün kıçının üstüne oturmuyor, sonra akşamdan sabaha net başında takılıyor, 3-4 saat uyuyor, vücut kilo almaya zaman bulamıyor olabilir.

ben çocukken 80 küsürdü sanırım, gençliğimde 60'a düştü, sonra yine aldı ama eskisi kadar değil. ben ev silip süpüren, pazara gidip 50 kilo şey yüklenen, gün içinde yerinde oturmayan analarımızın nasıl kilo aldığını hiç anlamıyom ya neyse.

kiloyla bağlantısı var mı bilmiyorum ama tiroid rahatsızlığı vardı, onu hatırlarım bi sürekli sorun çıkaran. doktora görünmedim ama deli gibi terlediğim ve birkaç tiroid rahatsızlığı semptomuna sahip olduğum için bende de olduğu sanılıyor. takılıyorum hatta arada "ne bislik varsa bana aktarmışsın" diye. benim ekstra 5-6 kilo falan ama, seksiyim hala.

43 kilo

yaş 55. kilo da 58-60 civarı. boy da 1.58civarı filan.

aynısından birde bende var evlediğinde 34 bedenmiş şimdi tam 120 kiloluk bir obez. tv ve bilg başından kalmaz. salmış durumda tamamen. hiç bir şey yapmak istemeyen bişey oldu çıktı. zamanında çok çalışmış şimdi acısını çıkartıyor sanırm

kaputt ile kardeşmişiz sanırım. benim annem de 1.58 boyunda 58-60 kilo arasında gider gelir. universitede falan 55in üzerine çıkmazmış ama.

şu an 1.55 boy 52 kilo. evlendiğinde çok zayıfmış ama bel bildim bileli 68 kilo civarındaydı. obez değil ama kilolu duruyordu. son iki yıldır kendini spora verdi. acayip kilo verdi. birde sporun etkisiyle vücudu şekil aldı. dağcılık kuluplerine katıldı, çok uzun mesafeler 8-10km yürüyüşlere tırmanmalara falan katıldı. onun dışında tek eğlencesi facobook oyun vs.

gençken 38 bedenmiş, hep övünür (ben hiç onun kadar düzgün fizikli olmadım mesela). şimdi 40-42 beden sanırım (173 boya 60 küsür kilo, bazen 70'i zorluyor). bilgisayar başında oturuyor. özellikle akşamları bilgisayar başında meyveler, kuru yemişler, çaylar götürüldüğü için kilo almasa mucize olur bence.

kilolu diyemeyiz ama bir göbek gerçeği var. spor alışkanlığı yok gibi bir şey, partner bulursa yürür baharda yazda. onun dışında spora gel desem hep bahane.

173 boy, 54 kilo.

160 boy 55 kg, istediği zaman kilo alıp veriyor, yapıyor bişiler kafasına göre

yaş 53 - boy 165 cm - kg 69

zerre spor yapmıyor. yap diyorum, "emekli olayım yapcam zaten napayım evde." diyor. 1-2 seneye olacak.

160 sanırım boyu. kilosu da 55-60 arasına. ince/normal ama göbeği var. vücut yapısı yüzünden direk ileri çıkıyor sadece. arkadan bakınca ince yani.

vay anasını millet annesinin kilosunu dahi ezbere biliyor. respect.

annem 1.55 boyunda ve 74 kilo (hamilelik (ikiz) + 3 ameliyat).Evlenmeden önce 47 kiloymuş, spor yaptığı falan da yok çünkü dizleri ağrıyor.

annem 5 doğum yapmış kadın hamileliklerinde çılgın kilo alır 4-5er kilo tosuncuklar doğurur ama yokluki işi hastalık derken 1 seneye kalmaz 45-50 kilo aralığına dönerdi
menapozdan filan sonra ilk kez 55'in üstüne çıktı -55 kilonun üstüne çıktığı günü unutmaz.kilo alacam diyo korkar hele böyle bazı kadınların bacaklar mme altları filan pişik olur ya kilolularsa, annemin ödü kopar.
55 yaşında 55-60 kilo arasında gidip geliyor. bi de annemle ortak özelliğimiz dert-sıkıntı oldumu bikaç günde eriyoruz :( Allah göstermezin hasta bi teyzem var onu kaybedersek filan annem 50 kilo olur yine :(( ben de aynen olurum muhtemelen
spor yapmaz ama aktiftir, günü, kursu alışverişi vs hiç bitmez.

1.50 boyla 85 kilo. kamyon tekeri gibi kocakarı, allahın gücüne gitmesin. tuzu kesmiyor, tuzu kesse suyunu salsa 78'e düşer. bi defa nörolojik bi sorunu oldu, sedyede hastaneye taşıdık, sedyeden düştü (nasıl diye sormayın) kaldırıp yerine koyamadık 3 kişi. hay alllaam neden hartılattın.

50 kilo (boy 1.65). natalie wood'un ikizi. guzelligiyle ve inekligiyle meshurmus. onun yanindayken erkeklerin hala ona bakmasina sahit oluyorum. spor olarak pilates yapiyor.

şu an sordum
evlendiğinde 49 kiloymuş ben doğduktan sonra 51 ortanca kardeşimden bir sene sonra yine 50 lere düşmüş 30 yaşında küçük kardeşimi doğuruyor bu arada ortanca ve küçük de 4.5 kilo doğuyolar hamilelik sonrası kendini toparladığında 53 te kalıyor şu an 55 boyu 164
minyon bir kadın benden ve en küçük kardeşimden zayıf kendileri. herzaman yediklerine dikkat etti. bizi yedirip kendi sürekli sağlıklı beslendi yürüyüş yapar bir de masaj yaptırır düzenli. masaj annemin vücudunu 46 yaşında olmasına rağmen inanılmaz genç tutuyor kendisi de 10 yaş genç gösterir ben ve ortancayı onun çocuğu sanmazlar bir tek küçük kardeşimiz için ilk tek çocuğunuz mu derler.

annemin kıyafet konusunda muazzam bir hassasiyeti ve şıklığı vardır o yüzden dikkat ediyor. zarif kadın :(

67 kilo. Boy orta.

annem bana "birana esrar atarlar dikkat et" o günden itibaren dinlemeyi bıraktım tavsiyeleri :)

içine atlet giy..

"yatağa küs girmeyin"

bizim sülaleye has sanıyordum ama o kadar çok kişiden duydum ki. büyük ev ablukada'nın attığı maillerde bile var :)

Pek tavsiye sayilmaz da, annem hemen anliyor olayi bilmese bile.

Mesela salonda tv izlerken, erkek arkadasmla mesajlasiyorum bi mesaj atiyo, bi anda hani icten ice moralim bozuluyo ama yuzden pek belli etmemeye calissam da karsi koltuktaki annem direk:

"Kimle konusuyorsun bilmiyorum ama o kisiyle konusma. Cunku senin kalbini kiran birisi. Seni hak etmiyor." diyor. Direk dumurlara ugruyorum. Kadin her seyi anliyor ve yanilma payi yok diyebilirim.

aklıma getirdin bak, tavsiye değil kesinlikle de sevgili babam şöyle bir şey söylemişti, ben daha beşinci sınıfa falan gidiyordum, kütüphanede ders çalışmak için izin istemiştim, sanki ben orada ders çalışmaya değil de oynaşmaya gidiyorum gibi, demişti ki erkekler senin / sizin salaklığınıza gülerler sadece, nereden geldiyse aklıma, pek cevap gibi olmadı sanırım

koluna altin bilezigi tak, ondan sonra ne istiyorsan yap. anneanne/anne klasigidir.

annem:
-ipleri erkeklerin eline verme.
-yeni birini bulmadan eldekine tekmeyi basma.
-erkeklere acıma.

altın bilezik olayı bizim ailede de fiks: okulunu bitir, koluna bir altın bileziğini geçir. ya da ne bileyim, muhakkak yüzme-tenis-basketbol gibi bir spora ve bir müzik aleti çalmaya -keman olur, piyano olur- ve resim gibi bir şeye yöneltirili çocuk ve "aman bunları da öğren, lisansını al -vsvs- işte kolunda altın bilezik, kendi işini yapamazsan hobini yaparsın iş olarak. sonraa, sakın kimseden borç almayın, kazandığınıza göre harcayın, ayağınızı yorganınıza göre uzatın, kocanız da dahil kimseye minnet duymayın, borçlu olmayın, kredi kartını kullanmayın, kullanacaksanbız da dikkatli kullanın, telefonla beraber uyumayın -radyasyon yayıyor diye-, ışıkları boşuna açık bırakmayın, çamaşırları gece yıkayın, daha az elektrik harcıyor. çok tatlı yemeyin, çok tuzlu yemeyin, kola içmeyin vs. vs. ayh çok komikler ya. ha erkek kardeşime de genelde: çok çalış, çalışırsan olur. kendine güven. sakın bir kızı hamile bırakma, korunmadan cinsel ilişkiye girme. -bunu bize deme gereği duymazlar kuzenler ve ben olarak, biz bu tip şeyleri bilip de dikkat ederiz zaten, ama kimse demedi yani "kızım erkeklere karşı dikkatli ol" falan diye, bir kere babam demişti, "melek de olsa erkek erkektir. ben kendi cinsimi iyi bilirim." diye. ha bir keresinde de annem, arkadaşlarımın evindeyken "kızım dikkat et kolana falan.. " diye lafa başlamıştı da -bu arada arkadaşlarımı da 11 yaşından beri tanıyorum, öyle insanlar değiller yani ki annem de tanır zaten, nereden geldiyse aklına :D - ben gülmekten kırıldığım için lafını bitirememişti, sonra da arkadaşlarım arka planda "yaa malı getirin çok güzel mal var!" "aa boxerım nerde benim aşkım?" "su hazır hadi küvete girelim!" vs. vs. diye efekt yaptıkları için "yaaa ama ben öylesine aklıma geldi de-aman neyse ben kapatıyorum çok kötüsünüz! hıh!" diye trip telefonu kapamıştı ahahhaha çok dalga geçmiştik o zaman annemle ya. hayır yani yaptığımız da nokia telefondan yılan oynamak, ki annem de ailesinden ayrı okumuş, o da bir geyik :)

ha bir de annemin, fast food yemeyin, o bilgisayarın başında fazla durmayın, dışarı çıkın gezin, gereğinden fazla çalışıp da kendinizi paralamayın, başkasının işini/sorumluluğunu siz yapmayın, hiçbir şeye fazla üzülmeyin, hayat gelip geçici, leri var ki, yerim ben onu. ya ne zamandır ailemi göremiyorum, annemin dırdırlarını, babamın hımhımlarını, kardeşim rööaögggghh'larını bile özledim :,(

edit: ha bir de, terliksiz dolaşma, içine atlet giy, terli terli su içme'ler var, onları unuttum :D bir de burun deliklerine arama -bir şeyi ararken bulamadığım zamanlar için- odanı toplaları var ki şu anda odamı görse bayılır herhalde ahahhahhaha XD

"evlenip çocuk yaptıktan sonra evde oturacaksan sırf duvara diploma asmak için okuma" derdi annem.
"bak ben şimdi çok başımı duvarlara vuruyorum zamanında yeterince okumadım diye, oku fırsatlarını değerlendir!" derdi babam.

bir de ne olursa olsun bilelim, senle ilgili bir şey başkasından kulağımıza gelmesin diye tembihlemişlerdir sürekli. bilelim ki ona göre nasıl davranıcağımız bilelim derlerdi.

annem uc sene kadar once sey demisti: "kizim, sakin kimsenin degisecegini dusunme. ben bununla evlenirim, sonra duzelir, duzeltirim, bu huyunu degistiririm deme. oyle olmuyor cunku. insanlari sekillendiremezsin."

girilmez gibi duruyor. yunanistan'da bir firma ile alışverişimiz oluyor. sık sık buraya seyahat ediyorlar. anlatılana göre beyaz yakalıların çoğu zaten 2010 dan beri diğer ülkelerde iş bulup gidiyor. neyin ne olacağı da belli değil. ama sizi de pek vazgeçirmek de istemem. görüp karar verilebilir.

call center demeseydin belki.

bu şirketin kaç yıldır atinada iş yaptığıda önemli.bazı şirketler var uluslararsı çalıştıklarından ve yabancı çalışanları olduğundan krizden pek etkilenmiyor.eğer bu kriterlerdeyse mutlaka git ayrıca atina çok güzel bir şehir

yunanistandaki arkadaşlarım buraya yerleşmeye çalışıyordu yakın bir zamana kadar. piyasadaki dengesizlikler vazgeçirdi onları, başka ülkelere bakıyorlar. gitmeyin. orada ekonomik düzeyin normallere geçmesi seneler alır.

öncelikle hayırlı olsun.
bağlayan başka şeyler yoksa ben olsam giderdim. çünkü o muhteşem insanlar demek ki işinizden nefret ediyor oluşunuzun önüne geçememiş. ve sizi anlayacaklarını düşünüyorum dediğiniz gibi kimselerse.

yunanistan konusunda ise, birebir tecrübe değil ama yine de yazayım: bizim mevcut şartlarımıza çok benzer şartlarda olduklarını yunan bir arkadaşım vasıtası ile biliyorum. yani hiçbir şeyin garantisi yok, fiyatlar oynak, alın terinin değeri kalmamış vs... adam kurulu düzenini bozup balıkçılıkla geçinebilmenin hesaplarını yapıyor aylardır.
ama uluslararası bir firma diyorsunuz, atina diyorsunuz, kariyer basamağı diyorsunuz.
ben olsam giderdim.
ben de mevcut rutinimden çok sıkıldım, belki de bu yüzden böyle diyorum.

doğru şartlar altında neden olmasın. girilmez diyenlere aldırmayın. mesela denizcilik sektöründe çok ciddi gelilşmeler yaşanıyor, avrupa'da bu sektorde en iyi durumda olan ulkelerden biri yunanistan.

arastirin, uygunsa gidin. bence yurt disi tecrubesi ve apayri bir sehirde yasama fikri bile gayet cekici.

Dostum aynı olaya bende basvurdum ve kabul aldım. ama vazgectım. verdikleri para feci az cunki 2400..bunun kirası var. yeme ıcmesi var...

şirket 1989'dan beri yunanistandaymış ve oranın en büyük çağrı merkeziymiş. sony, microsoft gibi şirketlerin temsilciliğini yapıyorlar, bana önerdikleri pozisyon sony ericsson kısmında. kafamı karıştıran şey, ben bugüne kadar hep "daha başka" ülkeleri düşünüp oralara başvurdum, almanya gibi, hollanda gibi. ama bunlar başvuru havuzundan benim bilgilerimi görüp o yüzden aramışlar. detayları mail olarak atacağız dediler ama 1 saati geçti, gelen giden mail yok. birileri beni işletti mi acaba :D

yunandan yeni geldim bitik durumda.bankaların çoğu kapalı,dükkanlar bile yarı yarıya açık.
değmezbencehemde callcenter sa direk vazgeçerim.

bence girilir. ülkelerdeki ekonomik sıkıntılar yabancıları çok fazla etkilemiyor. en kötü ihtimalle geri dönebileceğin bir memleketin var. denemek gerek bence.

ikisini de istemem.

1) kabul etmem
2)kendim çoluğumla çocuğumla yaşarım.

Esimin ailesiyle aram iyiyse ve onlarin bakimi icin kendimden odun vermem gerekmiyorsa kabul ederdim ben.

@cometome

bakım için kendinden ödün vermeme kısmını biraz açarmısın?

Kabul etmem.

1) dinen adam yükümlü de gelin yükümlü değil. sosyal açıdan da bu yükümlülük sökmüyor artık. bir sürü başka alternatif varken bu neyin nesi?
2) yurtdışında yaşamakla alakalı filan bi sorunum olmaz ya da lüks, konforlu, geniş ev vb. zaten aramıyorum ama çoluk çocuk olduktan sonra nasıl yaşayacaz 6 ay 6 ay bu çocuklar nerde okuyacak, nasıl kültür manyağı olmayacak, terbiye edilecek?
çocuklar büyüyene kadar ülke ülke de gazebilirim sorun deil ama biraz büyüdükten sonra bir yeri seçer kalırım mümkünatı varsa gidilir gelinir. her türlü ailesiyle birlikte kalmam ama gözü arkada kalmasın diye yakın bi yerde oturup ilgilenebilirim. benden bu kadar çalışır.

@fitifiti

adam keyfi olarak sizi bırakmıyor,ekmeğinin peşinde..görev icabı ayrısınız.
ama her fırsatta ya o türkiyeye geliyor ya da seni yanına alıyor


?

şaşırttınız la beni

nerde o ben bilmem beyim bilir kadınları,analar,cefakar analarımız?

beyim bilmez ben bilirim.

@fitifiti

ben erkek olarak asla kadınım çalışırken evde oturmam
kadının çalışmasına mental olarak karşı olmakla beraber çok katı değilim eğer iç güveysi almak istiyorsa biri beni anası babası ile beraber kalacaksam benim anam babamda orda olmalı.o şekilde sorun olmaz

asla kabul etmem ve böyle bir adamla da evlenmem zaten

kaynana kayınbaba ile yaşama fikrine niye bu kadar karşısınız?

seni sayıyorlar,seviyorlar..e yani?zorunuz ne yani?evin fiziksel koşullarının da yerinde olduğunu varsayalım 2 3 katlı müstakil bir ev diyelim..

derdiniz ne la?siz hangi ara bu kadar acımasız oldunuz?

benim annemle babama da bakacak mıyız? yoksa onlar fasulyeden mi oluyor?

bu kafadaki bi insanla zaten evlenmem. ama ağır bi hastalık filan varsa bakılır, o problem değil.

@inawen

hangi kafa o?

niye kocamla ayrı evde yaşamak dururken, anasıyla babasıyla oturayım?

@trumanshow

er kişiyim ben

adamım ulan adam :)

@rock n roll

beyin öyle istiyor?

ben öyle istemiyorum ama?

mümkün değil

ben kendi ailemle bile yaşamak istemiyorum elin adamının ailesini napiyim :D

durum çok sıkıntılı vallahi..

hep bizim erkekimsilerin gavatlığı sizi böyle canavarlaştırdı :)


şaka bir yana şerefsizim şaşırdım..ağırlıklı olarak karşı çıkılacağını tahmin ediyordum ama bu kadar ezici bir çokluğu düşünmemiştim

@tarıkbinziyad
orada hastalık gibi mantıklı bir sebep yokken ailesiyle yaşamamızı isteyen kafa.

atalarımız bile demiş: "ev ev üstüne olmaz." bunun sevişmesi var, içmesi sıçması var, eve arkadaş gelmesi var. aboo, düşündükçe iyice saçma gelmeye başladı.

sence bir kadın, sırf "beyi" istiyor diye bir şeyleri kabul mu etmeli? senin evlilikten anladığın bu mu?

uzman doktor bir arkadaşım eşinin anne-babasıyla birlikte yaşıyor
zira uzmanlık sonrası zorunlu hizmeti alakasız bir şehre çıktı küçük bir oğlu var kızı daha yeni doğdu hem gebeliği riskliydi hem oğluna bakacak kimse yoktu o şehirde.
kendi anne babası değil eşinin anne babası geldi
bunlar anadolunun küçük bir ilinde yaşayan, AKP seçmeni, milliyetçi- muhafazakar insanlar. kız onlara mecbur onlar kıza değil ama yine de ne kadar sıkıldığını ne kadar zor olduğunu bi de ondan duymanızı isterdim.
tam tersi ideolojik yapıda ve ateist bir gelin- kyanan/kaynata birlikte yaşaması da biliyorum aynı hazin son o kadar ki kız en sonunda boşandı...
ezcümle 21. yüzyıldayız ne yemek pişirecez, mayonez mi ketçap mı sıkıcaz, ne müzik dnleyecez, ayaklarımızı oturup pijamamızla mı oturacaz, gibi gibi şeylerde hür büyümüş kadınlarız
ben bırak eşimin anne-babasını kendi annem babamla oturmuyorum ayrı evimdeyim bekar halimle...
işte tüm bunlardan dolayı olmaz o dediğin.

ailene maddi destek verelim ama evimiz ayrı olsun derim.

sonuçta ailesi, açta açıkta bırakacak halimiz yok. tabii ki bakacağız ama bu aynı evin çatısı altında olmak zorunda değil.

@inawen

baştan söyledim evin fiziksel şartları kişisel bağımsızlığı sağlamakta sorun çıkarmıyor..

o kafanın ürettiği yapı şu;ev dediğin kalabalık olur,ana baba yalnız bırakılmaz,torun torba çoluk çocuk birlikte yaşanır

@tarıkbinziyad

şu devre göre fazla romantik bir hayal. köyden gözü açılmamış kız getirirsen olur ancak. onunla da kafan uyuşur mu bilinmez. çalışan, okumuş, aklı başında kadınların pek yanaşacağı bir değil.

tarık'çım babanne-dede evinde 3 gelinle kendim 5 kardeşle büyüdüm ben
bişey biliyoruz da konuşuyoruz hoş eskiden de olmuyordu da artık asla olmaz o düzen...

Canım sen eş demişsin ama yaşlı bakıcısı arıyorsun. Seninkiler olsun öyle evlenelim biz derdim ben olsam

sert mi oldu?

iyi katılan herkese teşekkür ederim

dünya ahiret bacımsınız,bu fikir yapısı ile zaten size yan gözle bakamam :)

kocamla fantezi yapmak istesem nolacak? bir taraftan annesi, bir taraftan babası belirecek.

@gibsonrules

inan beraber olsak,ben ben sen ise sen olsan o lafı kullanmayı aklından geçirmeye bile korkardın ya ne düşündüğümü hissederse diye

:)

@rock n roll

la yüz kere dedik sana ev geniş

1000 metrekare,havuzlu 3 katlı ev mesela.

amk her odada illaki sevişecem diye bir fantazide olmaz herhalde :)

belli olmaz o işler kardeş

Dedigini bastan kabul eden ya geleneginde goreneginde bu vardir kabul eder ya da caresizlikten.kiz bakacaksa kendi anasina babasina bakar niye gelip ustune senin yukunu cekecek.ne vaadediyorsun ona,sen gel ben 6 ayda bi ugrarim,ben yokken de sen burda bekleyeceksin,bise oldumu bana acip haber verecen.

Ya seni simdiden cok seven vazgecmeyecek birisine yapacaksin bu teklifi ya da validehanim koye bi haber salacak,kim var kim yok bi bakinacak.hayirlisi budur.

Kendinden odun vermekten kastim, yani aile cok yasliysa eli ayagi tutmuyorsa ve sizin bir sosyal hayatiniz, kariyeriniz varsa ama onlara bakmak icin bunlardan vazgececek olmaniz. Ama kendi hallerinde yasiyorlar ve sizi uzmuyorlarsa ben kabul ederdim.

@cometome

zaten birlikte yaşamanın asıl amacı o zor duruma düştüğünde yardımcı olmak değil mi?

yapma kuzum diğer arkadaşlar direk istemem diyerek bile daha mantıklı bir duruş gösterdiler senin söylediğin beraber güler,gezer,eğleniriz ama elden ayaktan düşerlerse benden pas diyorsun :)

Hayir tabiki onu demiyorum :) elden ayaktan dusseler ben yine bakarim, ama bir isim kariyerim varsa ve esimde isi birak butun gun onlara bak diyorsa onu kabul etmem. Umarim bu sefer anlatabilmisimdir.
Ve bu arada kabul eden gelenek ve caresizlik vb sebeplerindendir diyenler icin, kabul ederim diyen biri olarakta sunu soylemeliyim ki ne geleneklerimde aile ile beraber yasamak vardir ne de caresizlik olarak gorurum bu durumu. Evleniyorsam seviyorumdur ve evlilik beraberinde fedakarlik getirir. Ve sadece evlilik acisindan degil, esimin ailesi esime muhtacsa boyle bir durumda kimseyi tek basina birakmayi gonlum el vermez (size vicdansizsiniz demiyorum) ama dedigim gibi kendimi cok geri plana atmam gerekiyorsa da kabul etmem.

@cometome

eyt allahına kurban :)

la senin fikir yapın iyide içimden bir his öküzün biri çıkacak karşına diyor bilesin :)

Mobildeyim kusura bakmayin editleyemiyorum, mesajinizi simdi okudum, kafa yapisi hep beraber kalabalik yasayalimmis, o zaman mecburi bir durum yok yani aile bizsizde yasayabiliyor o zaman kabul etmezdim.

@cometome

bende öyleyse editleyip tüm övgülerimi geri aldım senin adına

sen o öküzü hak ettin ciciş :)

@tarik hahahaha ben biraz okuz biraz hasin severim dogruyu soylemek gerekirse :)))

iyi hak ettiğini bulursun umarım :)

Aynı dairede yaşamayı kabul etmem. Aynı apartmanda farklı katlarda olabiliriz ama arada başka bir kat daha olması koşuluyla. Öyle aylarca ayrı da kalamam, bizim de ihtiyaçlarımız var :)

'Küreselleşen dünyada türkiye kadınlarının geniş aile olgusuna yönelik tutumları' konulu tez filan hazırlansa buradan iyi analiz çıkar ha

dunlop kış'la evvelki hafta gece 12'de kayıp bariyere vurdum. dikkatli gitmek lazım. kayma bende de oluyor son günlerde.

petlas kış lastiklerimle ben de kaydım bugün.
sisten dolayı yerlerde ve havada su tanecikleri oluyor, o yüzden.

sis havada ki su tanecikleri olduğundan mütevellit, yer çekiminin de yardımıyla asfalt denilen araba yoluna inip, orada ince bir su tabakası oluşturur, sisli havalarda zemin kuru olmaz, o yüzden sormuş karakteristik

ayrıca abs kaygan zeminde tutunamadığı zaman, lastiği kilitlemeyeceği için normal abssiz araçlardan çok daha uzun fren mesafesine ihtiyaç duyar. buz üstünde olduğu gibi.

zemin kaygansa kalkışta fazla gaz vermeden de patenaj olabililr. ama asr li araçlarda bununda önüne geçiliyor.

facebook'taki bilkent duyuruya yazarsan daha rahat bulursun.

Harry Potter filmlerindeki baykuşları yavruyken alıp köfte ve pişmiş et ile beslediklerini biliyorum yani vahşileşmesin diye çiğ et vermiyorlar.

yasak olmasa da, o kus evcil bir kus degil bence hic girismeyin hayvana yazik.

ama cok sevimliler o ayri www.youtube.com

www.youtube.com :))

ben araştırdım bi ara evet yasak baykuş beslemek
vazgeçme sebebim bütün gece ötecek olmasıydı :D

arkadaşım kafeste atmaca besliyordu garibim hayvan öldü de kurtuldu.

Önce baykuş bulmalısın
eksiduyu.ru

Türkiye'de yasak baykuş beslemek.

devlet tarafından evcil hayvan olarak tanımlanan türlerin dışında hayvan beslemek yasak Türkiye'de.

a) en az acı veren cihaz diye birşey yok. kaldıki cihazı siz değil uygulamayı yapacak merkez, sizin cilt tip ve renginize uygun olana bakıp seçiyor.
b) en etkili cihaz da yine aynı şekilde cildinizle alakalı.
c) fiyatlar çok değişken açıkçası. ortalama diyebileceğim bir rakam yok.
d) yapılan yerin içerisinde bir doktor bulunan bir yer olmalı. yani güzellik salonndan ziyade. hastane ya da estetik alanındaki poliklinikler.

@glorious, cihazı onlar seçiyor evet ama genel sormak istedim.mesela alex.. etkili ama acıtıyor,ütüleme daha etkili ve acısı az gibi şeyler duydum.

doğruluğu konusunda fikrim olmadığı için soruyorum özellikle gerçi.hani demek istediğim genel cevaplar istiyorum aslında.

Ten ve tüy rengin de önemli. En kolay işlem beyaz ten siyah tüye yapılırken, en zoru beyaz ten sarı tüye yapılıyor(muş doktorun dediğine göre)

a) cihaz hangisi olursa olsun sizin cilt renginize ve kil tuy durumunuza gore farkli derecelerde islem yapilir. atiyorum beyaz tenli koyu renkli kil varsa 1 derece, koyu rekli ten sari tuyse 5 derece. derece yukseldikce aci artar. ayrica yapilan bolgenin hassasligi da onemli. mesela bacaklarda hic hissetmezken dudak ustu-biyik bolgesinde gozumden yas geliyor. canim cok tatli dersen genitale hic bulasma derim ayrica.

alexandrite ağdadan daha çok acıtıyor ama şu anda mesela bacağımda hiç tüy yok, eskiden etek giyemezdim çok çabuk çıktıkları için.

göz numaran büyümüştür. kontrole gidebilirsin.

astigmat, gözlük.

beynin çalışınca vücudun tepki veriyordur. eheheh.

ciddili cevap: abi, göz doktoruna gitmelisin. büyük ihtimalle numaralar değişecek.

astigmat. geçmiş olsun.

jude - i know

mfö-yalnızlık ömür boyu

radio paradise

Alanis Morissette - Uninvited

koop-island blues. her an bunu dinliyorum sanırım. te allam.

sting- a thousand years

the all american rejects - dirty little secret

oud- feyruz

www.youtube.com

Modern hayatın sesi - Radyo Eksen .

8tracks.com

burst - Sculpt The Lives

the ting tings - shut up and let go

bu da benden gelsin o zaman:
www.youtube.com
duyurunun güzel insanları, hepiniz de güzel şeyler dinliyorsunuz.

Lana del rey-body electric

dido - white flag

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

Elton John - Mama can't buy you love

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

tekrar girmenize gerek yok, o puan geçerli olduğu sürece kullanılabilir.

kullanırsın.
ve artık aynı anda 2 yüksek lisans yapılabiliyor. bırakmak zorunda değilsin.

var.

(bkz: yer yarılsa da içine girsem denilen anlar)

bazı bazı (bkz: ekşi itiraf)

biraz, yarısı

krom

bir kısmı. chrome.

sol üst köşesi. chrome

bir kısmı firefox.

iPhone, çektiği görüntüyü benim gördüğüm renklere en yakın vereni... Senin gördüğünün aynısını vermesi teorik olarak bile imkansıza yakın.

fotoğrafta gördüğünüz renklerdeki farklılık renk sıcaklığı nedeniyle olur. şöyle bir şey: www.odakled.com.tr

aslında renk sıcaklığına göre çevrenizdeki her şeyin görünür rengi değişir ama yetenekli beynimiz kayıtlı bilgileri kullanarak bize doğru rengi gördüğümüzü düşündürür.
örneğin: pencerenizin yanındaki duvara baktığınızda onu sabah/akşam aynı renkte görürsünüz ama fotoğraf makinesinin beyaz ayarını sabitleyip fotoğrafını çektiğinizde sonuç farklı olur. hatta duvar pencereden uzaklaştıkça görünür rengin tonu değişirken siz onu tek renk görürsünüz.

yani, sizin gördüğünüzü çekecek makine, dijitalde beyaz ayarı yapılabilen ve ayar yapılması gereken (ya da otomatik ayarlayan) bir makine olur, analogda ise fotoğrafçılar ortam ışığına uygun film ya da filtre kullanarak çözerler bu sorunu.

35 mm
70mm ne peki..

onlar da odak uzaklığı. teknik açıklamaya girmeyeceğim, 30 mm daha geniş açı, 70mm daha dar açı. renkle değil, kadraja giren görüntünün açısıyla ilgili.

karşında 3 tane bina var. fotoğrafa üçü de girerse geniş açı. sadece karşındaki girerse dar açı. karşındakinin tek penceresi girerse daha dar açı.

optik zoom denir ya hani. işte o diyebiliriz.

sizin sorunuzun cevabını kobuzchu kiz vermiş. insan beyni süper beyaz ayarı yapar. ona rağmen insan bile farklı ışıkta farklı görür. mesela beyaz tasarruflu ampulle aydınlatılan bir odan var diyelim. bu akşam amulü sök, yerine sarı ışıklı ampul tak. bak nasıl farklı bir oda oluveriyor anında.

35mm ve 70mm film / sensör boyutudur.
-burayı yanlış anlamışım ama olsun-
eskiden kullandığımız filmler 35mm (full frame) sınıfına girer. 70mm ise daha profosyonel (medium format) boyutuna girer.
ancak sorunuzun cevabı ikisi de değil. foveon sensörler bu işi yapar.
aynı teknoloji sonradan 3ccd ve 3cmos olarak ccd ve cmos sensörlere de uygulanmıştır.
söz konusu dijital makinelerde rengi algılayan sensörlerde, sensör üzerindeki her bir algılayıcıya 3 renk katmanı düşer. foveon ise her renk katmanına bir algılayıcı düşer. böylece renkler insan gözüne en yakın görüntüyü verir.
ancak bu sensörlerin farklı noktalarda dezavantajları vardır. düşük ışıkta kirli fotoğraflar çekmek ve full frame boyutunda fotoğraf çekememek gibi, en azından piyasadaki modeller öyle.

peki bir sorum daha var.. bu 35 ile 70mm den hangisi insan göz algısına daha yakın.. yani insan baktığında hangisinin çekim alanı kadarki kısmı görür..(illa 35-70 olmak zorunda değil, başka varsa, ben bilmiyorumdur.. o yakınsa onu da diyebilirsiniz)

beyaz ayarını düzgün yaparsanız makine beyazı baz alarak diğer renkleri de ona göre ayarlıyor. sizin sorununuz beyaz ayarıyla.

açı olarak da 50mm lens göze en yakın sonucu verir.

Çekilen resmi jpeg işleme algoritmasina göre de renkler değisebilir. Yazılım guncellemesinden önce turuncu-sıcak resimler sonra mavi-gri olmuştu.

Dünyanın en iyi lensinşiüreten firma Leica dır. Gerisi yetenek ve fotoşoptur.

fiesta, fordu her zaman sevmişimdir.
renault hasara daha az dayanıklı diye duymuştum renault galerisinde çalışan bir tanıdıktan.

clio. çok az yakar

clio alma.
şirkete aldık, aldığımız güne lanet ettik. kalitesizlik ve sorun kaynağı.

adana'da yılbaşında sevgiliyle eğlenmelik mekan bulmak ankara'ya göre daha zordur. adana'nın yağız delikanlıları bir şekilde her deliğe girer çünkü.
ankara'ya gidin siz.

imza, şu an ankara'dan adana'ya doğru yol alan ankara'da ikamet eden bir adanalı.
saygılar.

ankara'da bir şey yok, uçakla istanbul'a gidin bence.

gönder servise gitsin...uğraşma kendi kendine.

Garantiye yolla, nesi varmis doye ogrenirsin.

Pahali gelirse baska bir tamirciye verirsin veya becerebilirsen sen yaparsin.

klavyeden içeri sıvı alan macbook'ların, şu şekilde tutulması (bkz: http://www.appleankara.com/wp-content/uploads/2010/08/2.jpg) ve ondan sonra saç kurutma makinesi vs. gibi şeylerle ısıtılması gerek.

en önemlisi de bilgisayarı tekrar açmayı denemeden servise götürmektir ki, açmak anakarta kalıcı zarar verebilir, siz açmayı denemişsiniz. muhtemelen serviste anakartın değişmesi gerektiğini söyleyecekler, anakartların fiyatları da malum, cihazın yenisinin yarısı kadar.

yine de şansınızı servise götürerek deneyin.

akbabalık gibi olacak ama cihaz çöp olursa şarj aletini bana satabilirsiniz.

ben ölüm pornosunu okumuştum onla başlamamalısın en azından bunu söyleyebilirim.

benim favorim invisible monsters ama choke'dan başlanabilir

hangi kitabı ilk yazmışsa başlayın, ölüm pornosu son kitap zaten.

Bir yazarı okumaya karar verdiğimde ilk yazdığından başlarım ben..
Tavsiye ederim..

kesinlikle ve kesinlikle choke. zira choke palahniuk'un yazın üslubunun en çıplak haliyle sergilendiği eseri. olay örgüleri, karakter ilişkileri, imza replikler ve tekrarları choke'da çok belirgin. arkasından da invisible monsters'ı öneririm.

ölüm pornosu hariç hepsini okudum, herhangi birinden başla işte farketmez.

ninni olabilir.

görünmez canavarlar

Ben de ölüm pornosunu aldım dün aksi gibi. Tüh ya :(

evde kalıp beni ara.

dominosta kalıp spor salonunu ara.

spora git.

DOMİNOS YE

ben her doğum günümde ve sevgililer gününde spor salonuna giderim. adetimdir.

nickini dinle spora git. sonra da git pasta ye.

DEFOL GİT CONFORT ZONE'UNDAN.

nasıl bir nefretim oluştuysa comfort zone kavramına, ilk kez büyük harflerle cevap yazdım.

uykun varsa biraz uyu en önce.

spora git ve cıkısta kendini minik bir sufle ile ödüllendir!

Spora git sonra nereyi ararsan ara.

Spora git ve o yürüyüş bandından duman çıkarttıktan sonra kasıla kasıla soyunma odasına dön :) Şaka bir yana nice yıllar, hediye olarak dominostan seçebilirsin güzel bir fikir (aç karnımla yazdım :P)

dominos

evde kalıp dominosu ara spora gittiğini söyle.

spora gittim. 1 saat spor yaptim. cok mesudum bahtiyarim.

o ne la

ben de biraz önce öğrendim. Anladığım kadarıyla,

sigortalıların özel hastanelerden yararlanabilmesi için parmak mı basması lazımmış, avuç mu tanıtması lazımmış ya da öpücük vermesi gerekiyormuş o kısmı pek anlamadım. Bugün son diye söylediler bana. Hiç öpesim yok.

Aynen benim de gidip yapasım yok :D

yalan habermiş

ben özelde yaptırdım. demek ki özeller de yapıyor.

Olay bildiğim kadarı ile şu: Diyelim ki devletten sağlık güvencen var. Özel hastanelerin de sınıfları var, a-b-c, vb diye. Devlet güvencen hastanenin sınıfına göre senin oradaki işlemlerini kısmen karşılıyor. Örneğin normalde 100 tl olarna muayene 30 tl'ye geliyor, vb.
1 aralığa kadar damar haritalı tanıtım cihazlarında parmak-avuç içi, vb taratmaz isen, bundan sonra devlet o ödediği kısmı vermeyecekmiş. doğrudan parası neyse o kişinin cebinden verilecekmiş.

bu işte bi yanlışlık olduğunu, medyanın insanları yanlış yönlendirdiğini düşünüyorum.

evet 1 aralık'ta böyle bir uygulamaya geçiliyor. bugün bu uygulama olmadan muayene olmak için son gün.

lakin avuç içi kaydı vermek için son gün olmasını aklınız alıyor mu ya? ben niye muayene olacağım zaman gidip kayıt vermiyorum? ösym bürosu mu bu, kayıtlar mı kapanıyor? niye kimbilir ne zaman muayene olucam diye milyonlarca adam hastanelere gidip 1 aralık'tan önce avuç kaydı versin ki abi olur mu böyle saçma bir şey.

son gün olan şey, uygulamasız son gün olması. uygulama yarın başlıyor. avuç izi olmayan muayene olamayacak. ama avuç izini kaydettiremeyecek diye bir şey yok. kaydettirir, sonra da muayene olur. haftaya gittin doktora, avuç içi kaydın yoksa önce kayıt ederler, sonra muayene ederler. olması gereken de budur. yoksa özel hastaneler hasta bakmak yerine kpss başvurusu yapar gibi kuyruk kuyruk adamın izini almakla uğraşır.

kibritsuyu na katılıyorum. ben yurtdışındayım ve yeni seneye türkiye ye ancak gelebilceğin. eee nolcak şimdi gircek mi bütün muayene paraları? saçma bu, ayrıca hasta değilse, el izi vermek için ne demeye hastaneye doluşçak millet akıl alır gibi değil!

Süre kısmında ben de kararsızım ama dün akşam haberler "! Aralık'a kadar haritasını izini vermeden giden kapıda kalacak ya da parasını verecek" dedi. Dün öğrendim ben bu olayı, bugün de işteydim. Herhangi bir özel hastane oluyor mu, onu da bilmiyorum.
Bu saçmasapan "işi olmayanların 219 tl vermesi" için de böyle bir panik olmuştu, süreyi 1 ay uzattılar. Belki bu da böyle olur.

inanır mısın ben de bugün öğrendim. böyle bir uygulamadan çalıştığım şirketin dahi haberi yok. eğer bugün gerçekten son günse ve bir daha kayıt olmayacaksa ülkede ayaklanma olur, kimsenin haberi bile yok çünkü. son gün olayında kesin asparagas bir durum var.

evet bugün annemi doktora götürdüm (ki kendisinin avuç izleri daha önceden alınmıştı), görevlilere sordum biz de kayıt yaptıracak mıyız gelmişken yapalım diye, "yoo şimdi yapmıyoruz zaten, doktora geldiğiniz zaman yapılacak" dedi.

yok yani öyle önceden gideceksin de, el izi verip kayıt yaptıracaksın da, yoksa muayene etmezler kapıdan dönersin de falan. önceden de gitsen "manyak mısın kardeşim, şimdiden niye yapalım, doktora geldiğin zaman yapıcaz" diyolar.

yani yine gerizekalı medyanın olayı götünden anlayıp milleti şaşırtması diyebiliriz.

olsa olsa bu uyarılar özel hastane yönetimleri için olabilir. sgk diyor ki "bak kardeşim, 1 aralık'tan itibaren bu sistem zorunlu olacak, avuç içi okuma cihazı vs gibi altyapını hazırlamazsan 1 aralık'tan itibaren hasta bakamayacaksın haberin olsun". tabii haliyle sistemi hazır olamyan hastaneye gelen hasta da muayene olmadan geri dönecek. ama dangalak medya bunu öyle anlıyor ki, zannediyosun 1 aralık'a kadar el izini vermeyen muayene olamayacak.

ekmekle karın doyurmaya gerek yok, ben nutellaya kaşıkla dalardım direkt.

Jacques Torres'in dükkanında yaşardım.

tiramisu.

eti puf :(

geyik etine abardım. tam bizim damak tadımıza göre ama porsiyonu 30 euro.

geyik etine abardım. tam bizim damak tadımıza göre ama porsiyonu 30 euro.

gelin bohçası.

limonlu cheesecake ve filtre kahve.

kızılcık

goren de sanacak manhattan bulvarinda anket yapiyoruz. bi allahin kuluda adana, urfa, dolambac falan dememis. ne seker.

brownie

kebap. her türlüsü.

sufleeeee

peynirli doritos üzerine iskender eti üzerine salça sosu ve tereyağı

sufle, çikolata, cookie

sabahlara kadar abanırdım ohhh

magnum classic

pizza, burger çeşitleri, sufle, lazanya, kebap çeşitleri, ciğer, steak, profiterol, pasta.

unutumuşum lan: BİRA.

şarap+peynir
bir de yan gel osmana :P

EKLER. Bir sürü, bi dünya, milyarlarca, bi ton, bol kremalı, çıtır çıtır, okyanuslarca EKLER isterdim.

Sabah akşam öğlen hep ekler yerdim. Hep ama.

BENİ ÇİKOLATA YAĞMURLARINDAA YIKASINLAAAR.

mercimek köfteeee

Recep usta tava

Belcika cikolatasina

lazanya, pizza, icetea,tiramisu, dolma (bir tencere yiyebilirim),cips, bilimum makarna cesitleri.

dünyayı dolaşıp farklı şeyler yemek! özellikle de baharatlı yemekler, peynirler ve tatlılar, e tabii alkoller...

ya çekime geliyorsun ya da parayı peşin alıyor ve karşındakine güvenmek durumunda oluyorsun. benim kiraladıklarımda böyle oldu şimdiye kadar.

Çalınmaya ve hasara karşı sigortalattırıyosun, önüne gelene kamerayı teslim etmiyosun,referansı olan ya da piyasadaki bilindik kişilerle çalışıyosun, kiralama sözleşmesi yapıyosun ve kameraya bir hasar verirlerse diye sigortalı olduğunu söylemiyosun. Yani ben öyle yapıyorum.

Maalesef ki gidebileceğimiz hekim başka bir şehirde. Evde yapabileceğimiz bi öneriniz var mı?

Açsanız da tekrar tıkanacak veterinere gidip antibiyotik tedavisine başlamak en iyisi eğer hayvan soğuk aldıysa. Gençlik vb. bir sorundansa yine burnunu açmanız pek fayda sağlamayacak. İlle de açalım diyorsanız insandaki gibi tuzlu su kullanabilirsiniz, şırıngayla burnuna çok az damlatırsınız hayvan hapşurur ve burnundakiler dışarı çıkar. En sağlıklısı sıvı olarak serum kullanmak ama izotonik serum muydu yoksa farklı mıydı şu anda tam hatırlamıyorum.

Zaten antibiyotik tedavisinde ama burnu fazlasıyla tıkalı olduğu için nefes almakta zorlanıyor. Daha 2 aylık bile değil ve burun delikleri ufacık sadece ucuna tuzlu su değdirebiliyoruz. Sürekli hapşuruyor ama bir türlü tıkanıklığı gideremiyor.

bebeklerin burnunu açmak için bir şey satılıyor, ondan alsanız eczaneden belki işe yarar.

O da büyük geliyor. Nokta kadar burnu var. Sıcak su hazırlayıp onun üzerinde nefes almasını sağladık bir süre belki yumuşar diye ama o da pek fayda etmedi.

Bulunduğumuz şehirdeki veterinerler adam gibi ilgi göstermedikleri için yakın bir şehirdeki veterinere götürüyoruz. Ancak 200+200 km yolu ha deyince de gitmek işimize gelmiyor. Dediğim gibi zaten tedavi görüyor. Ancak nefes almasını kolaylaştırmak için varsa bir yol istedik.

fanboy fangirl denir genelde

marka sadakati (brand loyalty)
ya da lovebrand

lovemark.

fiyat da teknik özelliklerini de bilmem fakat ben olsam volvo alırdım daha güzel buluyorum. ayrıca şimdiden hayırlı olsun kazasız belasız binin.

volvo'yu alırdım ben olsam.

volvo +1

volvo.sağlamlık ve güven.

sıfır araba almazdım. alacaksam da ikisi arasından volvo s60.

volvo

20 li yaş derken 20 mi 29 mu. yaşa göre araba fark eder

bir moderatör olarak soruya cevap olmayan bir cevap yazıp compumaster'dan uyarı almayı veya hollowlife tarafınan silinmeyi göze alarak soruyorum. çünkü bunu yıllardır çok merak ediyorum.

20'li yaşlarında bebekli bir aile olarak 100.000 tl'lik araba alabilecek parayı nereden buluyorsunuz? kredi ile bile olsa bunu geri ödeyecek kadar elinize para geçiyor olmalı. mesleğiniz ne, ne iş yapıyorsunuz? biz de 30'lu yaşlarda bebekli aile olarak 13 senelik çük kadar arabamıza sığmaya çalışıyoruz. sağolsun idare de ediyor. ikinci el biraz büyüğünü alalım desek bile aç kalırız. sırrınızı söylerseniz belki bir aileye yardımcı olursunuz.

bu cevap kesinlikle bir eleştiri, bir ayar falan değildir yanlış anlamanızı istemem. nasıl oluyor merak ediyorum, ben neyi yapamıyorum.